Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Dünya Mirası’nı işte böyle ayaklar altına aldılar!

VEYSİ POLAT Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 2015’te “Dünya Mirası Listesi”ne alınan Diyarbakır Surları’na ait taşların sökülüp satıldığı iddiası, Diyarbakır’da ilginç bir operasyonun da startını verdi. Önce Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, twitter hesabından, “Sur’ları tahrip edenler emniyet birimlerimizce göz altına alınmış ve haklarında adli tahkikat başlatılmıştır. Sur’lara zarar veren ve […]

Dünya Mirası’nı işte böyle ayaklar altına aldılar!
  • 17 Aralık 2019 00:35

VEYSİ POLAT

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 2015’te “Dünya Mirası Listesi”ne alınan Diyarbakır Surları’na ait taşların sökülüp satıldığı iddiası, Diyarbakır’da ilginç bir operasyonun da startını verdi.

Önce Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, twitter hesabından, “Sur’ları tahrip edenler emniyet birimlerimizce göz altına alınmış ve haklarında adli tahkikat başlatılmıştır. Sur’lara zarar veren ve tahrip edenlere karşı kararlılıkla mücadele edilecektir” paylaşımını yaptı, ardından da emniyet ve Büyükşehir Belediyesi zabıtasından Alipaşa Mahallesi’nde ilginç bir operasyon yapıldı.

Ekiplerin baskın adresi Simar Sokak, hedef ise getirilen Büyükşehir Belediyesi’ne ait kepçe ile sokak ortasında üst üste istiflenmiş yüzlerce tarihi bazalt taşların kamyonlara yüklenerek Kültür ve Tabiat Varlıklarını Kurulu’na teslim edilmesiydi.

Kepçe sokağa girince önce elinde taş ve bıçak bulunan bir genç, tarihi taşların üzerine zıplayarak tehditler savurdu. Sonra bir genç kadın elinde benzin bidonuyla gencin yanında yerini aldı. Ardından üç çocuğunu alıp sokağın yanı başındaki yüksek binaya çıkıp, “taşları alırsanız, önce çocukları sonra kendimi aşağı atarım” tehditlerini savurdu.

 

“Direnişçi” grubun yakınları, istiflenen taşları Sur’lardan sökmediklerini, bir kısmını parayla satın alıp ticaretini yaptıklarını, bir kısmının da Sur olaylarında yıkılan kendilerine ait evlerden alındığını açık açık ifade etti. Hatta kameralar açıkken ortaya atılan skandal iddialar da vardı. Elinde bıçak ve taş bulunan genç, Alipaşa’daki yıkımlarda görev yapan bir komiserin ismini vererek, “taşları bize bu sattı” dedi.

Zaman zaman polise taş atıldı, karşılıklı gerilimler yaşandı. 4 saat süren olay sonunda “8 burmalı bilezik, 2 metre Halep kordonumuzu bu taşlara yatırdık. 80 bin versinler, taşları alsınlar” diyenlerin isteği de olmadı, olay bitsin diye 5 bin TL teklif eden yetkililerin de talebi kabul görmedi. Nihayetinde “direniş”, “orta yolu bulma” konusundaki uzlaşı ile sonuçlandı.

Diyarbakır’ın orta yerinde “bir tiyatro sahnesi”ni andıran bu olaydan sonra birkaç soru sormak istiyorum;

Olay yerine gelip “Bu taşlar tarihi eser kategorisinde. Korunmaya alınması gerekiyor” diyen ey Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Diyarbakır yetkilileri, 5 yıl önce Sur’dan çıkarılıp Dicle Üniversitesi arazisine gömülüp üstü kapatılan taşlar da aynı taşlardı. Aynı hassasiyeti neden o zaman göstermediniz?

3 yıldır Alipaşa’da yapılan yeni evlerin olduğu bölgede devriye atan polisler, istiflenen taşları gördüğünüzde neden işlem yapmadınız?

Belediyeler, zabıtalarınız ne işe yarıyor? Simit satan, pırpar satan çocuklara ve kadınlara mı gücünüz yetiyor sadece?

Ya siz; taşları istifleyenler… Evinizin yıkılması, göçer durumunuza düşürülmenize hak verecekleri “insan” diye nitelemem. Hadi yıkılan evlerinizden size ait olan tarihi mirasları aldınız. Peki ya bugün gözümüzün içine baka baka, kulaklarımızı sağır ede ede “Biz taşa altın yatırdık, paramızı verin taşları alın” demenizi de aynı kefeye koyarım. Haklıyken, kendinizi haksız yere koymanıza hak verecek bir Allah’ın kulunu da bulamazsınız!

IMG_1638