Annelerin size uzattığı beyaz tülbentler ayıbınızı örtmeye yetmez! 

VEYSİ POLAT 

Kürtlerde beyaz tülbentin manası sükûnettir, barışa davettir, kavganın son bulma çağrısıdır. Manası bu kadar açık, anlayana da bir o kadar ağırdır…

Nice film sahnelerinde kavganın tam ortasında başındaki tülbendi yere atan bir kadına denk gelmişsinizdir. Sebebi her ne olursa olsun Kürt kadınları, gücü yetmeyen bir olaya karşı barış olsun, kavga dursun, sükûnet sağlansın diye kutsal kabul edilen bu davranışı sergiler. Diğer manasıyla sözün bittiği yere de işaret eder bu davranışı…

Aylardır cezaevlerinde süren açlık grevleri, 15 kişinin ölüm orucuna başlamasıyla farklı bir boyuta ulaştı. Demir parmaklıklar ardından artık iyi haberler gelmiyor. Feryat figanı duyulmayan anneler, günden güne eriyen evlatları ölmesin diye son çare bu yola başvurmuş durumda.

Bu anlamda bazı meslek örgütleri ve DTSO gibi STK’ların kapısını çaldılar…

Bir kadının en son çare olarak tülbendini bu kurumlara vermesinin çok büyük bir manası var.

Şu soruyu sormak isterim; Toplumsal duyarlılık refleksi gelişkin olan Diyarbakır’da bu tülbentler neden kimi STK’lara verildi?

O tülbendi alanlar anlamış mıdır? Bilinmez! Ancak anlaşılan şu ki toplumsal refleks, toplumsal duyarsızlığa dönüşmüş…

Ne oldu size ki bir annenin tülbendini başından çıkaracak kadar duyarsızlaştınız?

Ne oldu size ki evladı ölmesin diyen anneleri görmeyecek kadar körleştiniz?

Ses vermeniz için ayağınıza, makamınıza kadar gelmeleri mi gerekiyordu?

Korkmayın tülbentlerden… Barış ve sükûnet istemenin TCK’da karşılığı yok…