
VEYSİ POLAT Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, bugün Diyarbakır’daydı. Resmi protokol karşılamaları, heyet toplantıları, bilgilendirme sunumları, makam ziyaretleri… Alışıldık bir “bakanlık ziyareti” havası mıydı? Belki öyle başlayan ama öyle bitmeyen bir gündü. Çünkü Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nde konuşulanlar, bu ziyaretin rutin sınırlarını aştı. Sahici bir ses yükseldi oradan: “Sanayiciye verilen destek, sadece […]
VEYSİ POLAT
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, bugün Diyarbakır’daydı. Resmi protokol karşılamaları, heyet toplantıları, bilgilendirme sunumları, makam ziyaretleri…
Alışıldık bir “bakanlık ziyareti” havası mıydı?
Belki öyle başlayan ama öyle bitmeyen bir gündü.
Çünkü Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nde konuşulanlar, bu ziyaretin rutin sınırlarını aştı.
Sahici bir ses yükseldi oradan: “Sanayiciye verilen destek, sadece finans değil; bir güven meselesidir. Bir itibar meselesidir.”
Bu sözler, Diyarbakır OSB Başkanı Mustafa Fidan’ın ağzından çıktı ama şehrin bütün üretici ruhunu, risk alan girişimcisini, alın teriyle fabrikada duran işçisini temsil etti.
Fidan, açık ve net konuştu. Diyarbakır OSB’nin geldiği noktayı sadece rakamlarla değil, mücadeleyle anlattı.
370 firmanın üretim yaptığı, 23 bin kişiye doğrudan istihdam sağlandığı, 5. etap yatırımlar tamamlandığında bu sayının 45 bine ulaşacağı bir Organize Sanayi Bölgesi’nden söz ediyoruz.
Bu, lafla kurulmuş bir başarı değil; tam anlamıyla taş üstüne taş koyarak örülmüş bir kalkınma çabasıdır. Ancak Fidan’ın da altını çizdiği gibi, bu çaba sürdürülebilir değilse, tüm bu veriler yalnızca birer anı olur.
Fidan, bugün Diyarbakır’da üretim yapmanın ne anlama geldiğini yalın ve güçlü bir cümleyle özetledi: “Bu krediler aslında birer itibar kredisidir.”
Bugün %50-60 bandındaki faiz oranlarıyla krediye ulaşmaya çalışan sanayici, sadece parasını değil, itibarını da ortaya koyuyor.
Risk alıyor, fedakârlık yapıyor, sorumluluk üstleniyor.
Buna rağmen sistem tarafından görünmüyor, duvarlara çarpıyor, yalnız bırakılıyor.
Tarım için, esnaf için, hatta bazen bireysel tüketici için dahi oluşturulan kredi destekleri; üretim yapan, işçi çalıştıran, ihracat yapan sanayici için hâlâ net bir modele dönüşmüş değil.
Bu, sadece ekonomik değil; stratejik bir eksikliktir.
Ancak bugünkü toplantının en önemli yanı, bu çağrının cevapsız kalmamış olmasıydı.
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Oruç Baba İnan, Diyarbakır’ın sanayi ve teknoloji alanındaki potansiyelini açıkça kabul etti.
Şehrin genç nüfusu ve stratejik konumunu “kalkınma için önemli bir avantaj” olarak tanımlayan İnan, şunu net bir şekilde söyledi:
“Diyarbakır’ın yatırım ikliminin iyileştirilmesi, nitelikli istihdamın artırılması ve teknoloji tabanlı üretimin desteklenmesi konularında Bakanlık olarak her türlü desteği sağlamaya hazırız.”
Bu sözler eğer Ankara’da bir iradenin yansımasıysa, Diyarbakır için bir dönüm noktası olabilir.
Çünkü bu şehir yıllardır yalnızca potansiyeliyle anıldı, ama destek görmedi.
Şimdi sahada üretim yapan insanlar var, altyapıya yatırım yapan bir OSB yönetimi var, büyümek isteyen girişimciler var.
Elektrik altyapısı için tamamlanan ihaleler, önümüzdeki hafta başlayacak saha çalışmaları, 5. etap alanının sanayicilere açılması gibi somut gelişmeler yaşanıyor. Yani sadece niyet değil, eylem de var.
Fakat bu çaba finansmanla desteklenmediği sürece ayakta kalmak mümkün değil.
Mustafa Fidan’ın şu cümlesi, bu gerçeği çok yalın bir şekilde ifade ediyor: “Bugün bu ülkenin kalkınması, dışa bağımlılığının azalması ve istihdamın artması doğrudan sanayicinin varlığına bağlıdır. Bu nedenle sanayicinin önünü açmak, üretimi desteklemek artık bir tercihten öte, stratejik bir zorunluluk haline gelmiştir.”
Bugün Diyarbakır’da üretmeye devam eden her sanayici, sadece kendi işletmesini değil, bir şehri ayakta tutuyor.
Bu insanlar, yalnızca kar amacıyla değil, bu coğrafyada yaşamı sürdürmek için, göçü durdurmak için, istihdam yaratmak için yatırım yapıyor. Onlara verilecek destek yalnızca kredi değil; aynı zamanda güven, ortaklık ve uzun vadeli bir kalkınma sözüdür.
Bugünkü buluşma bize bir şey gösterdi: Diyarbakır’da üretmeye inananlar hâlâ var. Ve eğer devlet bu inancı paylaşırsa, bu şehir yalnızca büyümez, ayağa kalkar.
“Üreten, kalkınan, markalaşan bir Diyarbakır için çalışacağız. Üretmeye devam edeceğiz.”
Mustafa Fidan’ın bu cümlesi, bir vizyon belgesi gibi okunmalı.
Çünkü içinde yalnızca irade değil, sabır, direnç ve umudu da taşıyor.
Bakan Yardımcısı’nın bu sesi duyduğunu görmek umut verici. Ama bu umudu büyütmek için artık daha fazlası gerekiyor.
Bugün Diyarbakır’da bir toplantı yapıldı. Ama orada konuşulanlar yalnızca bugüne değil, geleceğe de not düştü. Umarız bu not, Ankara’nın masasında kalıcı bir dosyaya dönüşür.
Diyarbakır iş dünyası ve bankalardan güven verici açıklama8 Temmuz 202512:20 Diyarbakırlı çocuklara ‘Robotik Kodlama’ eğitimi1 Temmuz 202516:15 Diyarbakır’dan 13 ülkeye ihracat yapan Şimşek Alüminyum’a üst düzey ziyaret30 Haziran 202522:40 Diyarbakır’da tekstil sektörü türbülansta28 Haziran 202514:54 Diyarbakır ve Kirvelik: Bağ mı, Bağımlılık mı?27 Haziran 202519:06