Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Eski Bakan Ensarioğlu: Diyarbakır hiç bu kadar sahipsiz kalmamıştı

HABER/ABORİ İYİ Parti Siyasi İşler Başkanı ve eski Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu, Tigris Gazetesi’ne verdiği mulakatta son siyasi gelişmeler ve kentin sorunlarına dair önemli açıklamalarda bulundu. Ensarioğlu’nun verdiği mülakkattan önemli satır başları şöyle: “Türkiye’de 4 ideoloji var; HDP, MHP, Milli Görüş ve Sol. Ben ise merkezdeyim ve amacım da hizmettir. AK Parti gelinen noktada baktık […]

Eski Bakan Ensarioğlu: Diyarbakır hiç bu kadar sahipsiz kalmamıştı
  • 21 Ocak 2020 02:12

HABER/ABORİ

İYİ Parti Siyasi İşler Başkanı ve eski Devlet Bakanı Salim Ensarioğlu, Tigris Gazetesi’ne verdiği mulakatta son siyasi gelişmeler ve kentin sorunlarına dair önemli açıklamalarda bulundu. Ensarioğlu’nun verdiği mülakkattan önemli satır başları şöyle:

“Türkiye’de 4 ideoloji var; HDP, MHP, Milli Görüş ve Sol. Ben ise merkezdeyim ve amacım da hizmettir. AK Parti gelinen noktada baktık ki merkezi kucaklamıyor. Ben ise merkeze inananlardan biriyim. Meral Hanım MHP’nin başına geçmeyip yeni bir parti kurunca burada merkezcilerle milliyetçiler bir arada olabilir. Doğru Yol Partisi’nde de milliyetçisi de vardı, Alevi de vardı, merkez de vardı. Bir Kürt Zaza olarak ben de vardım. Doğru Yol’da olan İYİ Parti’de de olabilir düşüncesiyle buraya girdim.

Siyasete girmemin ikinci nedeni ise yıllardır Doğu ve Güneydoğu’da antidemokratik bir seçimin yaşanmasıdır. Türkiye genelinde 4-5 parti meclise giriyor ama bölgede iki parti var meclise giren. Ya AK Parti ya HDP, bunun dışındaki tercihler parlamentoya yansımıyor ve bunun adı da demokrasi değildir. Bölgede üçüncü bir partinin olması gerektiğine inandım.

Kürt sorununa baktığımızda ortada bir şiddet sorunu olduğunu görüyoruz. Şiddetin dışında ise kendi haklarını arayan bir halk gerçeği var. 2002’de 1 milyon 800 bin oy alan HDP bugün 6 milyon oy alıyor. Aradaki bu fark kendi istediğini bulmadığı için ve bölgeye gelmeyen hizmete bir tepki olarak HDP’ye yöneliyor. Öncelikle bu tespiti yapmamız gerekir. Kürdün varlığı kabul edilmeli. Ben Kürdüm, Zazayım ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Bütün dinlere de saygılı bir Müslümanım. Kürt meselesine bakınca şunu görmek lazım; biz hepimiz beraber mücadele etmişiz İzmir’i, İstanbul’u Bodrum’u, Bursa’yı, Ankara’yı kazanmışız ve bunu bırakıp ayrılalım gidelim Erbil’le Ağrı arasında bir devlet kuralım. Bir bakalım bunu bizim vatandaş ne kadar istiyor? Doğu Güneydoğu’daki nüfus kadar bir Kürt nüfus yalnızca İstanbul’da yaşıyor. Bu Kürt nüfus geri gelecek mi? Yani, bazı noktalarda ayrışıyoruz. Şiddet, asla! Ben merkez siyasete inanmış biri olarak söylüyorum; şiddete, bölünmeye hayır! Bunun dışında her şeyi tartışabiliriz her şeyi de çözebiliriz. Ve ben bu sorunu çözmek için İYİ Parti’deyim.

Hemen hemen her başkanlık divanında Kürt meselesi, bölge meselesi konuşuluyor. Geçenlerde GAP Projesi için bir açıklama yaptım. Bana göre birileri gençleri dağa çağırıyor, ‘gelin buraya gelin buraya’. İktidar da diyor ki, ‘gidersen seni öldürürüm’. Şimdi o genci dağa çağıran da öldürürüm diyen de doğru değil. Önemli olan o genci o duruma getirmemektir. Ona birey olarak ekonomi, eğitim imkanı sağlamaktır.

Şimdiye kadar Kürt sorununda tespitlerde bulundum ve şimdi de bir beyanatım olacak. 2002’de AK Parti’nin gelişiyle insanlar umutlandı. Dindar kesim de demokratik kesim de solcu kesim de bir ümit bağladı. AK Parti birinci dönem çok iyi de gitti. İkinci dönem rutinleşti ama son dönem, yani tek adam dönemince sokaktan koptu. Ben tek adamlığa karşıyım. Cumhurbaşkanlığı sistemine karşıyım, parlamenter sistemi savunuyorum. Şimdiki istemde bakanları hangi milletvekili bulabiliyor, ne diyebiliyor. Bakan Külliye’den emir alamadan karar veremiyor. Tek adam Türkiye’den koptu, sokaktan koptu Güneydoğu’dan tamamen koptu.

Belediye Başkanları seçildiği zaman dokunulmazlığım var gibi her yanlışı yapamaz. Tabii dokunulmazlığı olmasına rağmen milletvekili de yanlış yapmamalıdır. Devletin bütçesinden para alıyorlar ve millete hizmet etmeleri gerekiyor. Öncelikle bunun bilincinde olmalılar. Ama kayyumlar da doğru değil. Hakkında mahkeme kararı olmadan kayyum atanması yanlış. Bu seferki kayyum atamalarından millet tatmin olmadı. Çok kısa bir sürede oldu ve millete bir bilgi, rapor sunulmadı. HDP’ye sonradan oy veren ama eylemlere katılmayan 4 milyonluk kitle kayyumlar konusunda ikna edilmedi. 3-4 ay sonra atanan kayyumlar inandırıcı olmuyor. Yargıya saygım sonsuzdur, tarafsız olmasını bütün gönlümle istiyorum. Ama keşke alındıkları zaman bir belge sunularak alınsalardı ve millet de tatmin olsaydı. Eskiden kayyumlar konusunda pek tartışma olması ama şimdiki kayyumlara millet kuşkuyla baktı. Belediye Başkanları alındığı zaman encümen kendi arasında bir seçim yapabilmeliydi. Olmadı seçime gidilsin.

Türk Hava Yolları yetkililerine ve ulaştırma Bakanına sesleniyorum. Ben ayda 4-5 defa Diyarbakır’a gidiyorum. 30 yıldır Diyarbakır’a havayolları ile gidip geliyorum. Bölgede sefer sayısında sıkıntı var. Uçaklar dolu dolu gidip geliyor. Ben kontenjan hakkım olmasına rağmen bazen iki üç gün yer bulamıyorum. Hastamız oluyor zamanında gidemiyoruz. Biran önce bu sıkıntılar giderilsin. Diyarbakır’daki uçak seferleri arttırılsın. Biran önce bu soruna el atılsın ve düzeltilsin. Diyarbakır büyük bir şehirdir ama maalesef sahipsizdir. Diyarbakır da Güneydoğu da sahipsizdir. Devlet rutini aşan bir hizmet kapasitesi ortaya koymalıdır. Batıda çılgın projeler yapan hükümet bölgede delilik yapmalıdır. Hizmette deli projeler üretmelidir ama yok. Diyarbakır’a uluslararası bir havaalanı açılmalıdır. Mevcut havaalanının sefer sayısı en az dörde çıkarılmalıdır. Yine, Diyarbakır’a otoban gelmelidir. Diyarbakır’a hızlı tren getirilmeli. Bölgedeki yatırımcılara kolaylık sağlanmalı, vergi indirimi, enerji indirimi, SGK primlerinin devlet tarafından karşılanması gibi. Ulaşım sorunları çözülmeli ki yatırımcı malını rahat bir şekilde istediği yere taşıyabilsin. Bölge halkı çok şey istemiyor, geciken haklarını istiyor. Bugüne kadar yapılamayan birikmiş hizmet borçlarından başka istediğimiz bir şey yok.”