El birliğiyle Diyarbakır’ı “kıpkırmızı” yaptık…

VEYSİ POLAT

Geçen yılın Mart ayından bu yana ülkemize de musallat olan koronavirüs pandemisi ne yazık ki yine pik yapmış durumda.
Sağlık Bakanlığı’nın günlük ve haftalık açıkladığı verilere bakıldığında, vaka sayısı ve ölüm oranları ile ne yazık ki Avrupa ülkeleri arasında rekor kırıyoruz.
Pek neden?
Çok sebebi var.
Aslında pek çok yazımızda kaleme aldık.
Dilimiz yettiğince de dile getirmeye çalıştık.
Aradan geçmiş 13 ay ve biz hala aynı filmi başa alıp izliyoruz.
Bu işin en önemli ayağı izolasyon.
Mümkün mertebe toplu alanlardan kaçınmak ve maskeyle hiçbir şekilde dışarı çıkmamak.
Ama biz hala yine kongreler, kutlamalar, taziyeler, düğünler, zikirler yapmaya devam ediyoruz.
Hal böyle olunca koronavirüs illeti de bu memleketin yakasından düşmüyor.
45 gün öncesine kadar 100 binde vaka sayısı 48 iken şu an 100 binde 118.
Nereden nereye geldik!
Aslında toplum olarak bu duruma hem alıştık hem de koronavirüse teslim olduk.
Yasaklı günlerde gizliden gizliye kapalı mekanlarda eğlence partileri düzenledik.
Emniyet’in basınla paylaştığı görüntülerden de anlaşılacağı üzere kumar masalarında yakalandık.
Üç kişi yan yana gelemez diye kararlar çıkardık, sosyal mesafeyi unutup binlerce kişiyle kongreler yaptık.
Hafta sonları yasaklarında bakkal, fırın ve markete gitme bahanesiyle dışarıda tur attık.
Kendi ellerimizle yazık ediyoruz.
Daha fazla ölümler yaşanmasın, sevdiklerimizden zamansız ayrılmayalım diye lütfen kurallara riayet edelim.
Maskesiz dışarı çıkmayalım!
Toplu alanlardan uzak duralım!
Hijyene dikkat edelim!