Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Ehmed Pelda yazdı | Avrupa’daki göçmen sermayesini bölgeye çekmenin yolları

Avrupa’ya çeşitli nedenlerle göç etmiş, ekonomik alanda küçük işletmecilikle başlamış ve bugün şirketler topluluğu oluşturmuş etkin, atılgan girişimciler var. Bu girişimciler tüm varlıklarını bir ülke ile sınırlamak istemiyorlar. Bulundukları ülkelerin avantajlarını değerlendirirken, dezavantajlarını da başka ülkelerdeki avantajlarla telafi edip yeni hamleler gerçekleştirmek istiyorlar. Avrupa’da maliyenin sıkı denetimleri, işgücü maliyetleri, göçmenlerin yoğunlaştığı hizmet sektörü ve ticari […]

Ehmed Pelda yazdı | Avrupa’daki göçmen sermayesini bölgeye çekmenin yolları
  • 8 Eylül 2019 23:29
  • 9 Eylül 2019 17:19

Avrupa’ya çeşitli nedenlerle göç etmiş, ekonomik alanda küçük işletmecilikle başlamış ve bugün şirketler topluluğu oluşturmuş etkin, atılgan girişimciler var. Bu girişimciler tüm varlıklarını bir ülke ile sınırlamak istemiyorlar. Bulundukları ülkelerin avantajlarını değerlendirirken, dezavantajlarını da başka ülkelerdeki avantajlarla telafi edip yeni hamleler gerçekleştirmek istiyorlar.

Avrupa’da maliyenin sıkı denetimleri, işgücü maliyetleri, göçmenlerin yoğunlaştığı hizmet sektörü ve ticari dallarda kredi ve teşvik yetersizliği başlıca itici faktörlerdir. Ayrıca yabancı girişimciler el emeğine dayalı işleri tercih etmektedirler. Çalışma saatleri uzun ve yorucu. Zaten böyle olmaz ise iş kurmaları, bir sektörde boy göstermeleri mümkün değildir. Çünkü diğer alanlarda yüksek teknoloji, bilgi birikimi ve yüksek bir bütçe ihtiyacı söz konusudur. Hakeza bulunulan yabancı ülkedeki ekonomi iklimi, kültür, dil ve ilişki ağının niteliği önemli rol oynamaktadır ki, göçmenler bu konuda oldukça şanssız ve yetersizdirler.

Zor şartlarda elde ettikleri birikimleri, daha iyi olanaklarla değerlendirmek için farklı arayışların peşindedirler. Avrupa dışında üçüncü bir ülkede daha büyük hacimli yatırım yapmaları mümkündür. Yatırımı hedeflenen ülkenin yabancı sermayeye sunacağı imkanlar cazibeyi arttırmaktadır. Mülkiyet, işgücü maliyeti ve araç ve donanım fiyatları, yine yabancı sermayeye yönelik devlet teşvikleri önemlidir.

Türkiye, yabancı sermayeyi özendirme açısından dikkat çeken ülkelerden biri. Avrupa’daki göçmen sermayedarların sermayelerini Türkiye’de değerlendirme istemleri de bunu kolaylaştırıyor. Yasal engeller kaldırılmakta, finansal olanaklar sunulmakta, mekânsal anlamda arazi temini, altyapı imkanları sağlanmakta. Zaten işgücü olanakları ve ürün satış piyasası içinde ciddi bir potansiyel mevcut.

Avrupa’daki Türkiyeli göçmenlerin oluşan ekonomik cazibe yanı sıra aile ve akrabaların hala ana topraklarda olması, yatırım girişimlerine aile üyelerinin güven ortamı sağlaması, hatta maddi güçleri, yönetsel ve organizasyonel tecrübeleri ve emek güçleriyle katkıda bulunmaları da teşvik edici etkendir.

Son yıllarda yerel yönetimler, ticaret ve sanayi odaları yetkilileri sık sık Avrupa’da işverenleri, kuruluşlarını ziyaret etmekte, kentlerinde yatırım yapmaları için görüşmeler yapmaktadırlar. Bölgede özellikle Diyarbakır belediyesi ve Ticaret ve Sanayi Odası ciddi bir tecrübeye sahiptir.

Avrupa Kürt İşverenler Derneği bünyesinde faaliyet gösteren işletme sahipleri bir dönem ekonomi ile ilgili bakanları ziyaret ettiler. Diyarbakır’da inşaat başta olmak üzere birçok alanda yatırımlar gerçekleştirdiler. Hala enerji, inşaat, hizmetler başta olmak üzere çeşitli yatırımları var ve sürmektedir.

Ancak Avrupa’daki yatırımcıların sermaye hacmine bakıldığında Diyarbakır, Van, Mardin başta olmak üzere bölgede gerçekleştirecekleri yatırım miktarı daha da artabilir. Şu an kıyı kentlerinde turizme, arazi, arsa ve mülkiyete yatırımlar tercih edilmektedir. Bunlar bir nevi ölü yatırımlardır. Sermayedarların yatırım perspektiflerindeki eksiklik yanı sıra nakitlerini güvenceye alacak menkul ve gayrı menkullere yönelme istemi de belirleyicidir.

Mevcut potansiyelin dinamizm kazanması, istihdam ve gelişmeye katkı sağlaması, yeni yatırım fırsatları yaratması aslında bölgedeki resmi veya sivil ekonomi kuruluşlarına bağlıdır. Göçmen ve veya Avrupalı sermayedarları teşvik etmeleri için çok ciddi ve somut projeler hazırlamaları gerekir. Örneğin çoğu yetkili “bölgemize gelin, devletin arazi, altyapı, teşvikleri var. Biz de size yardımcı oluruz” demektedirler. Bunlar soyut ve vaat içerikli, iknadan uzak söylemlerdir. Yine rakamlarla dolu bazı raporlar sunmakta ve bununla iş yaptıklarını düşünmektedirler. Aksine somut ve paket projeler arz etmeleri gerekmektedir. Business Planlar olmalı. Ortaklıklar önerilmeli. Yine yatırıma teşvik etmeden önce kendi işletmelerini, iş kapasitelerini tanıtmaları, stratejilerini anlatmaları ikna edici olur. Hatta ithalat/ihracat konularında ortak arayışlara gidilmesi için gayret gösterilmeli. Bu tür çalışmalar yakınlaşmayı aynı zamanda ortak yatırım zemini de yaratır. Hakeza ekonomi ile ilgili STÖ’lerle kurumsal ilişkiler geliştirilmeli. Avrupa’daki ekonomi danışma ajanslarıyla birlikte çalışılmalı. Onların veri bankaları ve ilişki ağları değerlendirilmeli. Dilden kaynaklı sorunların yanı sıra çalışma kültürü, iş yapma anlayışından kaynaklı farklılıkları gidermek için de Avrupa’da bulunan bazı uzmanlarla koordineli çalışılabilir, onların ilişki ağı üzerinden faydalar sağlanabilir.

 

EHMED PELDA

(Ekonomist/Yazar)