Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Dünyanın en uzun süreli sokağa çıkma yasağı Diyarbakır’da

HABER/ABORİ Diyarbakır’ın merkez Sur İlçesi’ndeki dört mahallede 2 Aralık 2015 tarihinde başlayan sokağa çıkma yasağı 5’nci yılına girdi. Kentteki STK’lar, hem “insan hakları” hem de “mülkiyet hakkı ihlali” yaşandığı düşüncesinde. Hendek olaylarından sonra alınan geçici sokağa çıkma yasakları pek çok yerde kaldırıldı, ancak Diyarbakır’un merkez Sur İlçesi’ndeki 4 mahalle bundan muaf tutuldu. Hendek olaylarının ilk […]

Dünyanın en uzun süreli sokağa çıkma yasağı Diyarbakır’da
  • 2 Aralık 2019 13:18
  • 28 Nisan 2022 21:47

HABER/ABORİ

Diyarbakır’ın merkez Sur İlçesi’ndeki dört mahallede 2 Aralık 2015 tarihinde başlayan sokağa çıkma yasağı 5’nci yılına girdi. Kentteki STK’lar, hem “insan hakları” hem de “mülkiyet hakkı ihlali” yaşandığı düşüncesinde.

Hendek olaylarından sonra alınan geçici sokağa çıkma yasakları pek çok yerde kaldırıldı, ancak Diyarbakır’un merkez Sur İlçesi’ndeki 4 mahalle bundan muaf tutuldu. Hendek olaylarının ilk başlandığı yerlerden biri Diyarbakır’ın Silvan İlçesi’ydi. Kasım 2015’te Silvan’ın Tekel, Mescit ve Konak mahallelerinde başlayan olaylar kısa sürede merkez Sur İlçesi’ne, oradan da Mardin’in Nusaybin, Şırnak’ın Cizre, Hakkari’nin Yüksekova ilçelerine taşındı.

Olaylar nedeniyle çok sayıda kişi hayatını kaybetti ve on binlerce kişi yaşanan yıkım nedeniyle göç etmek zorunda kaldı. Yapılan hasar tespiti sonrası tehlikeli ev ve işyerleri yıkıldı ve yerlerine Toplu Konut İdaresi’nce yeni binalar inşa edildi. Nusaybin, Cizre, Silvan ve Yüksekova’daki mağdur hak sahiplerine evlerin teslimatı yapılırken, Sur’daki yasak kalkmadığı gibi konutların teslimatı da henüz yapılmadı.

Altı mahallede 2 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen yasak Hasırlı, Cemal Yılmaz, Savaş ve Fatihpaşa mahallelerinde devam ediyor.

TMMOB: SUR’DA 3 BİN 569 YAPI YIKILDI

TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu’nun hazırladığı rapora göre, uydu görüntüleri baz alınarak yapılan tespitte Sur’daki altı mahallede 75.3 hektarlık alanın 46.3 hektarlık bölümü yıkıldı. Rapora göre Cevapaşa, Savaş, Hasırlı, Cemal Yılmaz, Fatihpaşa ve Dabanoğlu mahallerinde aralarında tescilli 87 yapı ve tescile değer 247 yapının da olduğu 3 bin 569 yapı yıkıldı. Rapora göre her altı mahallede toplam 22 bin 323 kişi Sur’dan göç etti.

Independent Türkçe, Sur’daki durumu kentteki Sivil Toplum Kuruluşu temsilcilerine sordu.

“SUR’DA YAPILAN UCUBE YAPILAR ÖDENEKSİZLİKTEN NEDENİYLE DURDU”

Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın: “Sur’daki yasaklı mahallelerdeki durumu yerinde tespit etmek için Koruma Kurulu’na ve Valiliğe yapmış olduğumuz başvurular “güvenlik” ve “arama tarama faaliyetleri devam ediyor” gerekçesiyle reddedildi. Orada olup bitenin kamuoyundan gizlendiğini biliyoruz. İnsanların mülkleri onların iradesi dışında yıktırıldı. Bunun teşhir olmaması kaygısıyla girişlere izin verilmiyor. Yıkım bittikten sonra yapılan ve adına ‘Diyarbakır Evleri’ denen ucube yapılar, tarihi Sur ilçemizin mimari dokusuna aykırıdır. Gidip görmedik ama bize fotoğraflar geldi. Ayrıca uydu görüntülerden yıkımın boyutunu öğrendik. 6 mahallenin neredeyse yüzde 100’ünün yıktırıldığını görüyoruz. Oysa bu yapılar onarım ve restorasyonlarla kurtarılabilinirdi. Fakat bunlar tamamını yıkma yoluna gitti. İşin kolayını seçtiler. Şu an inşaat yapımı bütçe yetersizliği nedeniyle tıkanmış durumda. Mimari olarak yapılan evlerin hiçbir değeri yok. Sur’un değeriyle hiçbir ilgisi olmayan ucube yapılar olarak nitelendiriyoruz.”

 

“5 YILDIR BİR HUKUKSUZLUKLA KARŞI KARŞIYAYIZ”

 

Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Cihan Aydın: Sur’daki sokağa çıkma yasağı 2015’te Türkiye’nin literatürüne girdi. Olağanüstü Hal dönemlerinde çok sık tanık olduğumuz bir uygulamaydı ancak bu kez çok farklı bir formatta, şehir merkezinde, mahalle girişmelerini tutmalar, bazen ilçenin tamamı, girişler-çıkışlar yasaklandı. Fiili bir uygulamaya dönüştü. Bu yasak 5 yıldır hukuksuz bir şekilde devam ediyor. Temel hukuksuzluklar, mülk meseleleri bu topluma bir hukuki kılıf içerisinde sunulmaya çalışılıyor. Sokağa çıkma yasağını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. Nasıl ki kayyum meselesi, temel hak ve özgürlüklere, seçme ve seçilme hakkına engel teşkil ediyorsa bu sokağa çıkma meselesi de hukuksal bir kılıfa büründürülmeye çalışılsa da 5 yıldır bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız. Hiç kimse bunun bu kadar uzun süreceğini tahmin etmiyordu. Ama maalesef toplumsal olarak ya da hukuk örgütleri olarak temel eksikliklerimizden biriydi. Biz de bu konuda yetersiz kaldık.

 

“SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI DERHAL KALDIRILMALI”

 

İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Av. Abdullah Zeytun: “Sur’da yaşanılanların insan hakları, demokrasi ve hukuk açısından izah edilebilecek bir durumu yok. 5 yıl boyunca kişileri yerinden yurdundan eden bir sokağa çıkma yasağı uygulamasının, mülkiyet hakkı açısından, kişi güvenliği hakkı açısından da tümüyle ihlal söz konusu. Hukuk mekanizmalarının işletilemediği, hukukun güvenlik bürokrasisine tercih edildiği bir durum söz konusu. Kişileri oradan kamu idaresinin almış olduğu karar doğrultusunda çıkardılar. Ve aradan 5 yıl geçti. Üstelik hiçbir çatışma ve güvenlik sorunu bulunmazken orada yaşayan insanlar evlerine geri dönemediler. Sokaklarına, evlerine, tarihi miraslarına kavuşamadılar. O yerleşim yerleri çatışmaların sona ermesinden sonra bildiğimiz kadarıyla tümüyle yıkıldı. Orada yaşayanlar ilçe dışına gönderildi ve kişilerin hiçbir hakkı korunmadı. Bize başvurular yapıldı. İnsanlar hem evlerinin yıkıldığını, göçertildiklerini, bu yetmezmiş gibi kamu idaresince yapılan evlerin yüksek fiyattan kendilerine satılarak ikinci kez mağdur edilmek istendiğini söylüyorlar. Orada yaşayan insanların büyük bir kısmı 1990 yıllarda köy yakmalardan kaynaklı göçertilen insanlar. İkinci kez mağdur edilmek isteniyorlar. Açıkça her türlü maddi ve manevi saldırı söz konusu. Talebimiz bir an önce yasağın derhal kaldırılması, insanların yeniden doğup büyüdükleri bölgeye gitmesinin sağlanması, yapılan yeni yapıların ücretsiz olarak mağdurlara tahsis edilmesi ve buna sebebiyet veren kişi ve kurumların yargılanmasıdır.”