
Bankalar sessizce gidiyor.
Bir sabah kalkıyoruz, bir tabelanın söküldüğünü, bir şubenin boşaltıldığını görüyoruz.
VEYSİ POLAT
Bankalar sessizce gidiyor.
Bir sabah kalkıyoruz, bir tabelanın söküldüğünü, bir şubenin boşaltıldığını görüyoruz.
Ne bir açıklama, ne bir veda…
Sadece bir sessizlik.
Ama o sessizlik, bu kentin damarına vurulmuş bir darbedir.
Bu gidişin adı “yeniden yapılanma” değil.
Bu, açık bir cezalandırmadır.
Bir tür ekonomik infaz.
Sistemin, “üretmeye direnen Kürt’e” kesilmiş faturasıdır.
Bankaların bahanesi, devletin suskunluğu
Resmî gerekçe hazır: “Verimlilik, maliyet, merkezileşme.”
Klasik ezber.
Ama herkes biliyor ki bu bahaneler, gerçeği gizlemeye yarayan ince bir perde.
Asıl mesele, sermayenin doğuya güvenmemesi değil;
devletin bu güvensizliği teşvik etmesidir.
Diyarbakır’da bir banka kapanırken, batıda aynı banka yeni şube açıyor.
Burada teminat isteniyor, orada teşvik veriliyor.
Burada risk deniyor, orada fırsat.
Burada üretmek suç, orada kazanç.
Krediye başvuran Kürt sanayici, her defasında aynı duvara çarpıyor:
Riskli bölge.
O duvarın arkasında bir irade var.
O irade, bu kentin ekonomik olarak nefes almasını istemiyor.
“Biz üretmeye çalışıyoruz, onlar kapatıyor”
Geçen hafta bir sanayiciyle konuştum.
Yıllardır üretiyor, 200 kişiye ekmek veriyor.
Kredi başvurusu reddedilmiş.
Söylediği tek cümle, her şeyi anlatıyor:
“Biz üretmeye çalışıyoruz, onlar kapatıyor. Sanki bu şehir ayakta kalmasın diye uğraşıyorlar.”
Bu sadece bir bankanın gitmesi değil.
Bu, Diyarbakır’ın üretim damarına kasıtlı bir baskıdır.
Yatırımı durdurmak, emeği değersizleştirmek, halkı borç sarmalına mahkûm etmek…
Tüm bunlar planlı bir stratejinin parçası gibi işliyor.
Kürt sermayesine görünmez ambargo var.
Kürt sanayicisi yıllardır bu ülkenin en zor koşullarında üretmeye çalışıyor.
Elektriği pahalı, nakliyesi zor, güvenliği bahaneye dönüşmüş.
Ama yine de fabrika kurmuş, istihdam yaratmış, ihracat yapmış.
Ve tam bu noktada sistem devreye giriyor:
Kredi kesiliyor, teminat ağırlaşıyor, banka kapatılıyor.
Bu, bir ekonomik tercih değil.
Bu, politik bir tavırdır.
Kürdün sermayesi büyümesin diye görünmeyen bir el düğmeye basıyor.
Batıda servet teşvikle büyürken, doğuda emek krediden mahrum bırakılıyor.
Bir başka iş insanı şöyle dedi:
“Burada riskli olan ekonomi değil, kimliğimiz. Kürt olduğumuz için risk grubuna alınıyoruz.”
Bu cümle, buz gibi gerçeği anlatıyor.
Finansal ayrımcılık, artık raporlarda değil; hayatın tam ortasında yaşanıyor.
Bugün Diyarbakır’da yüzlerce işletme küçülüyor, onlarcası kapanıyor.
Bankaların çekilmesi, sadece bir şubenin kapanması değildir; bir kentin kalbinin durmasıdır.
Fabrika sustuğunda sadece makineler değil, umutlar da durur.
İşçi işsiz kalır, esnaf alacağını alamaz, gençler batıya göç eder.
Ve her giden banka, bu kentin geleceğinden bir tuğla daha söker.
Bu tabloyu ekonomik krizle açıklamak kolaycılıktır.
Burada yaşanan, planlı bir ekonomik izolasyondur.
Sermayenin, Kürt coğrafyasından sistematik biçimde uzaklaştırılmasıdır.
Buna “yapısal reform” değil, bölgesel tasfiye denir.
Bir iş insanı öfkeyle şöyle dedi:
“Kredi vermiyorlar, yatırımı engelliyorlar, sonra da ‘neden gelişmiyorsunuz’ diyorlar. Bizi borçla değil, yalnızlıkla bitiriyorlar.”
Bu yalnızlık, sadece ekonomik değil.
Bu, devletin vatandaşına güvenmediği, onun emeğini değersiz gördüğü bir yalnızlıktır.
Ve bu yalnızlık, Diyarbakır’ın kaderi değil; dayatmasıdır.
Hiç kimse kalkıp “Ama giden bankalar özel sektördür” demesin.
O zaman “Devletin BDDK’sı neye yarar” derim o zaman?!
Bu ülke hâlâ sanıyor ki batısını büyütüp doğusunu aç bırakarak kalkınabilir.
Oysa hiçbir ekonomi, kendi doğusunu yok sayarak büyümez.
Her kapanan banka, sadece Diyarbakır’ın değil; Türkiye’nin üretim damarından çekilen kandır.
Bugün Diyarbakır’da bankalar kapatılıyor, yarın Türkiye’de adalet sorgulanacak.
Çünkü adaletin olmadığı yerde ekonomi ayakta kalmaz.
Ve unutulmamalı:
Kalkınma, sadece kimin kazandığıyla değil; kimin bilinçli olarak kaybettirildiğiyle ölçülür.
Bir haber kadar gerçek, bir insan kadar derin: Raif Türk19 Ekim 202510:19 40 yıllık firma Diyarbakır’da mağaza açtı, iş insanları buluştu19 Ekim 202509:36 Diyarbakırlı kuaför dünya 2’ncisi oldu14 Ekim 202516:39 Diyarbakır’da 9 gün boyunca sanat, müzik ve lezzetle buluşacak11 Ekim 202515:30 Diyarbakır’da gazeteciler barışı konuştu: Önce dilimizi değiştirelim11 Ekim 202515:26