Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

DİYARBAKIR VE BUKALEMUN SİYASETİ (1) VEYSİ POLAT’IN YAZISI

VEYSİ POLAT Ülkenin değişim dönüşümünde Diyarbakır’ın önemi büyüktür. Özellikle siyasi aktörler, bir adım atacaksa şu hesabı yapar; “İstanbul ne der?”, “Diyarbakır nasıl karşılar?” Bu nedenle ezelden beri siyasetçiler Ankara öncesi bu coğrafyaya adım atarken ince eleyip sık dokurlar. Turgut Özal, Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan… Tarih tekerrürden […]

DİYARBAKIR VE BUKALEMUN SİYASETİ (1) VEYSİ POLAT’IN YAZISI
  • 4 Nisan 2021 22:47
  • 28 Nisan 2022 13:14

VEYSİ POLAT

Ülkenin değişim dönüşümünde Diyarbakır’ın önemi büyüktür.

Özellikle siyasi aktörler, bir adım atacaksa şu hesabı yapar;

“İstanbul ne der?”,

“Diyarbakır nasıl karşılar?”

Bu nedenle ezelden beri siyasetçiler Ankara öncesi bu coğrafyaya adım atarken ince eleyip sık dokurlar.

Turgut Özal, Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan, Recep Tayyip Erdoğan…

Tarih tekerrürden ibaret derler ya; Diyarbakır bunun vuku bulmuş hali aynı zamanda…

Dil sürçmesiz, özenle seçilmiş tüm laflar Diyarbakır’da telaffuz edilmiştir.

Öyle ki kimi zaman “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” denmiştir, kimi zaman “Kürt realitesini tanıyoruz” ifadesi kullanılmıştır.

Tüm bunlar yenilir, yutulur laflar değil elbet.

Ülkenin en önemli sorunu olan Kürt meselesinde gelinen aşama elbet siyasetçilere beyin jimnastiği yaptırdığı aşikar!

İktidara talip olmuş ve devletin zirvesinde ülkeye yön verenler, çoğu zaman söylediklerini unuttular.

Havada kalan sözlerle her seçim öncesi seçmenlerin gönlünü okşayanlar bir süre sonra o lafları etmemiş gibi davrandılar.

40 yıllık bir devir daim…

Toplum olarak sürekli bir dejavu yaşıyoruz.

Ülke olarak da zor dönemlerden geçiyoruz.

Her yönüyle demoralizeyiz.

Özelde Diyarbakır’ın son 10 yılını ele alırsak;

Kobanê olayları;

Hendek ve barikatlar;

Kayyumlar;

15 Temmuz Darbesi;

OHAL;

Ekonomik krizler;

Koronavirüs pandemisi;

Tüm bunlar memleketin psikolojisini bozdu.

Bu atmosferde konum, kariyer ne olursa olsun sürece uyum sağlayan, rüzgarın estiği yöne savrulan, bukalemun gibi renk değiştirip, aynı zamanda zıtları ile birlikte idare edebilir bir kişilikler gelişti.

Birçok kuruma sirayet etmiş bu anlayış, Diyarbakır’da örgütlü yapıların varoluş amacını tamamen ortadan kaldırıyor ne yazık ki.

Nasıl mı?

Bir sonraki yazımızda ele alacağız…

Saygılarımla