Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Davutoğlu: Türkiye Cumhuriyeti, bir ailenin kaderine bağlanamaz

Gelecek Partisi, hazırladığı “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisini kamuoyuna tanıttı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Bilkent Otel’de düzenlenen tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifa kararını da değerlendirdi. Davutoğlu, istifa metninin okuduğunda önce gözlerine inanmadığını, bu kadar kötü Türkçe ile yazılmış bir metinden hicap duyduğunu söyledi. Açıklamalarına “Türkiye […]

Davutoğlu: Türkiye Cumhuriyeti, bir ailenin kaderine bağlanamaz
  • 9 Kasım 2020 16:36

Gelecek Partisi, hazırladığı “Tam Demokrasi İçin Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” önerisini kamuoyuna tanıttı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Bilkent Otel’de düzenlenen tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın istifa kararını da değerlendirdi. Davutoğlu, istifa metninin okuduğunda önce gözlerine inanmadığını, bu kadar kötü Türkçe ile yazılmış bir metinden hicap duyduğunu söyledi. Açıklamalarına “Türkiye bir ailenin kaderine bağlanamaz” ifadesiyle devam eden Davutoğlu “Bina devlet binasıysa, o devlet binasını düşünecek olan devlet adamlarının ailelerini o binaya sokmaması lazım. Yoksa devleti düşünemezler” diye konuştu.

Davutoğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü:

Milletimiz, Ankara’da yaşanan bu aile içi gerilimlerin devlet sistemini nasıl çökerttiğini görüyor, yolsuzlukların, yoksulluğun ne ölçüye vardığını görüyor. Türkiye Cumhuriyeti kimsenin şahsi mülkü değildir. Hiçbir ailenin de iç ilişkilerine de kaderine bağlayamaz. Onlar bilmiyorsa biz Gelecek Partisi olarak onlara adım adım onlara öğretmeye, halka da göstermeye devam edeceğiz. Kendisinin de sık sık söylediği bir sözü hatırlatırım: Türkiye Cumhuriyeti bir aşiret devleti de değildir, kabile devleti değildir. İstifanın muhatabı önce üst makamlardır, sonra kamuoyudur.

Davutoğlu gazetecilerin “Berat Albayrak krizi erken seçim doğurur mu?” sorusuna “Türkiye’de psikoloji değiştiği zaman erken seçim yapılabiliyor ihtiyaç varsa erken seçim ilaçtır. Hasta ilacı kabul etmiyorsa ölmeye mahkumdur. Bir erken seçim kaçınılmazdır. Sisteme ilişkin parti içinde tartışmaların yükseldiği, Halkın sorularına cevap beklediği bit dönemde erken seçim kaçınılmamak. Ülkenin bu siyasal matematiği sürdürülebilir değildir” yanıtını verdi.

Anayasaların elit içi müzakereler sonucu ortaya çıktığını halk ile gerçek anlamda tartışılmadığını belirten Davutoğlu şöyle devam etti: “Öyle bir güç anlayışı ki 2007’de hocalarımızın da katkılarıyla tam parlamenter sistemi savunan Erdoğan, bugünkü çarpık Cumhurbaşkanı Hükümet sistemini savunmak durumunda kalmıştır. 15 Temmuz’daki direnişin sonrasında AK Parti ve MHP’nin kurmayları arasında bir Anayasa yapım süreci işledi. Biz de AK Parti milletvekiliydik. Hiçbir şekilde AK Parti’nin kurumları arasında tartışılmadı. Milletvekillerine açılmadı. İsmini de Sayın Bahçeli koydu.

Bir kişinin bütün temsil makamını üstlendiği ve toplumun yüzde 50+1 ile yüzde 50-1 arasında bölündüğü bir yapı, Türkiye gibi ülkelerde kalıcı bir kapsayıcılık, kuşatıcılık üretemez. Bugün Türkiye’nin en temel meselelerinden birisi bütün güçlerin tek bir makamda, tek bir kişide toplanması ve denge-denetim mekanizmalarının tamamıyla tasfiye edilmesidir.”

Parti olarak hazırladıkları Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme ilişkin bütün partileri ziyaret edeceğini açıklayan Davutoğlu, “Bir bakanın istifası bile sistemi tıkıyorsa o sistem aslında yok demektir. Bugün başta cumhurbaşkanı olmak üzere bütün siyasi parti liderlerinden randevu talep edeceğim. Katılmayabilirler, yanlış yapıyorsunuz diyebilirler. Ama ‘sizinle görüşmeyeceğiz’ demelerini beklemiyorum. Türkiye artık bu iktidarın iş tutuş biçimi ve ahlakı ile yönetilemez. Tam demokrasi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem reform önerimiz, bu sorumluluk bilinciyle hazırlandı. Önerdiğimiz sistem Türkiyeni’nin siyasal tecrübelerini göz önünde bulunduran, vesayet kurma teşebbüslerine de denetlenmeme arzularına zemin bırakmayan bir sistemdir. Sistem değişikliğini Anayasa yazımının ilk adımı olarak görüyoruz” dedi.