VEYSİ POLAT Tarih kitapları benzer salgının geçmişte pek çok kez yaşandığını yazıyor. Veba, kanamalı ateş salgını, çiçek salgını, İspanyol gribi bunların belli başlıcaları. Bu salgınlar nedeniyle milyonlarca insan bugünkü süreci asırlar önce yaşamış. Hasta düşünce tecrit edilmiş, takatsiz ve sevgiye en muhtaç zamanında bir odaya kapatılmış. Ölünce de bir lanetli gibi kireçlenip bir çukura atılmış. […]
VEYSİ POLAT
Tarih kitapları benzer salgının geçmişte pek çok kez yaşandığını yazıyor. Veba, kanamalı ateş salgını, çiçek salgını, İspanyol gribi bunların belli başlıcaları.
Bu salgınlar nedeniyle milyonlarca insan bugünkü süreci asırlar önce yaşamış. Hasta düşünce tecrit edilmiş, takatsiz ve sevgiye en muhtaç zamanında bir odaya kapatılmış.
Ölünce de bir lanetli gibi kireçlenip bir çukura atılmış.
Atalarımızın yaşadığı sürece benze bir süreci 21. yy’da yaşıyoruz. Adına yeni tip Koronavirüs (Covid-19) dedikleri virüs, ilk olarak Çin’in Wuhan kenti, ardından İran ve İtalya, daha sonra tüm dünyaya ağlarını örmüş durumda.
Neden ilk Çin ve ardından İran?
Bunlar şimdilik muamma.
Bunların tartışması elbet detaylı yapılacak ve virüsün ana kaynağının sebebi mutlaka masaya yatırılacaktır.
Ancak şu an ki koşul; herkesin kendisini ciddi bir şekilde muhafaza ve izole etmesi.
Koronavirüse karşı global bir savaş başlatan devletler, kendi yurttaşının sağlığını ve aynı zamanda sosyal ve ekonomik düzeni korumak adına bir takım tedbir paketleri açıkladı.
Türkiye, ilk olarak pandemi (salgın) hastanelerini belirledi.
Devlet hastanelerine özel hastaneler de dahil edildi.
Ardından sağlık emekçilerinin sosyal haklarında üst seviyede düzenleme yapıldı.
“Evde Kal” çağrılarına karşılık yoksul ve çalışan kesim kaderine terk edilmiş durumda. Haklı olarak, “Evde kalalım kalmasına ama geçim derdi ne olacak” çağrıları yükseldi milyonlardan.
Kimse dillendirmese de fabrikaların yüzde 80’i geçici olarak üretimi durdurdu.
Açıklanan ekonomik tedbir paketi kapsamında işçilere üç ay maaş verilecek. Bu adım bir nebze olsa da emekçileri sevindirmiş durumda.
Bankaların açıkladığı 6 ay ötemeli bireysel kredi desteği da az da olsa nefes aldıracak gibi.
Devletin başlattığı “Biz Bize Yeteriz Türkiye” kampanyası yaraya ne kadar merhem olacak?
Orası muamma!
Ancak gelinen nokta paylaşma, bölüşme, olanın olmayana destek sunma günüdür.
Diyarbakır bu konuda oldukça duyarlılık gösteren bir kent.
İmkanı olanlar birbirine danışıyor halkıyla dayanışmak için.
Bugün GÜNTİAD’ın yaptığı gibi. 300 aileye gıda kolisi yardımı yapılırken, “veren el alan eli görme”di.
Kentin en yoksul kesimlerine bu ihtiyaç malzemeleri ulaştırıldı.
Şehrin istihdamdaki lokomotifi olan GÜNTİAD’ı yürekten kutluyorum.
Daha önce değerli abim Reşit Cantürk, Demir Hotel’in ve eski hastane binası olarak kullanılan 30 odalı yapının sağlık çalışanlarına ve sağlık hizmetine açtığını duyurdu.
Yine değerli dostum Şeyhmus Mete, marketler zinciri Çarmar’da zam yerine indirime gitti.
JİBER ve Emek Kitap Kırtasiye yine sağlıkçılarına desteklerini sundu.
Bu değerli insanlar kentin yüz akıdır.
Bunlar bir yana da bu işi reklama, şova dönüştürmek isteyenler de var bu kentte.
Neymiş efendim!
“Biz yardım yapacağız ancak ulusal kanallara haber olması” lazımmış.
Üstelik bunu sağlamak için de reklam parası verenler olmuş.
Yazık!
Yardımın reklamı olmaz.
Ayıptır, utanç verici bir durumdur.
Bugüne kadar hayata hiç tutunmadığı kadar sımsıkı sarılan milyonlarca insan aç aç evinde oturuyor.
Sessizce kendisine yardım edecek duyarlı insanları bekliyor.
Gerçek dostluğu ve dayanışmayı; rencide etmeden, imkanı olana yapılan destek talebine kulak vererek duyarlılık göstermek onurlu bir davranış olacaktır.
Diyarbakır’da bakan ve sanayicileri buluşturan açılış23 Kasım 202420:38 Diyarbakır’da “Ekonomide Kadın Çalıştayı”23 Kasım 202420:32 Kayseri’nin Chocolabs’ı Diyarbakır’a lezzet kattı23 Kasım 202420:25 Amedspor’da Burç Baysal dönemi12 Kasım 202423:47 DTB Başkanı Engin Yeşil: Ürünlerimize sahip çıkmalıyız12 Kasım 202414:21