
DEVRİM ÇAKMAKÇI
Mezopotamya’nın en kadim ve en güzel şehirlerinden biridir Diyarbakır…
Gezdikçe seveceğiniz, sevdikçe alışacağınız, alıştıkça benimseyip yaşamak isteyeceğiniz bir şehirdir Amed…
Surlarını, nehirlerini, dağlarını, ovalarını, köylerini,sokaklarını sürekli gezen biri olarak her seferinde bu topraklara daha fazla aşık olduğumu belirtebilirim.
Açık hava müzesini andıran bu güzel şehrimizde ailelerin piknik yapabilecekleri birkaç mesire alanımız var; Geliyê Godernê, Çemê Reş, Sarım Çayı, Sinek Çayı, Tılham…
Ben de piknik yapmak amacıyla dün Geliyê Godernê’ye gittim.
Gördüğüm manzara şok ediciydi!
Muhteşem bir doğa, harika bir yeşillik, berrak bir su…
Ama, nehir kenarları pislik içinde, çöp yığınları oluşmuş. Kim ne bulmuşsa atmış.
Pikniğe mi gidiyoruz, çöp yığmaya mı gidiyoruz belli değil!
Bir birey tarihine, doğasına, coğrafyasına bu kadar düşman olmamalıdır.
Evet, bu açık bir düşmanlık halidir…
Hemen hemen gezdiğim bütün piknik alanları bu durumdadır.
Nefes alacağımız, güzel vakit geçireceğimiz alanlarda en ufak bir çöp bırakanlar “zır cahiller” ve “doğa düşmanları”dır…
Sadece piknik alanları değil; sokaklarımız, caddelerimiz de aynı durumda.
Özen yok, dikkat yok, temizlik yok.
Bir ordu temizlik işçiniz olsa da, kirletilen bir ortamı temizleyemezsiniz!
“En büyük temizlik kirletmemektir”
Önce kendimize, sonra da çocuklarımıza çevreyi kirletmemeleri gerektiğini; sağlıklı bir yaşam İçin temiz bir çevreye ihtiyacımız olduğunu öğretelim…
“Sağlıklı bir toplum, temiz bir çevre”.. Temel sloganımız bu olmalı.
Tarihimize, doğamıza ve değerlerimize sahip çıkarak yaşanılabilir bir Diyarbakır yaratalım…