Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Kürt siyasetinden Türkiye’ye ve Kürdistan hükümetine önemli mesajlar

VEYSİ POLAT/ABORİ HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Diyarbakır’da düzenlenen DTK/DTK konferansının ardından önemli açıklamalar yaptı. Temelli, başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm siyasetçileri toplumsal barış için sorumluluk almaya savaş politikalarına karşı tutum almaya çağırdı. DTK, HDK ve tüm bileşenler ile belediye eşbaşkanlarının katılımıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi önünde […]

Kürt siyasetinden Türkiye’ye ve Kürdistan hükümetine önemli mesajlar
  • 4 Ağustos 2019 14:28

VEYSİ POLAT/ABORİ

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Diyarbakır’da düzenlenen DTK/DTK konferansının ardından önemli açıklamalar yaptı. Temelli, başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere tüm siyasetçileri toplumsal barış için sorumluluk almaya savaş politikalarına karşı tutum almaya çağırdı.

DTK, HDK ve tüm bileşenler ile belediye eşbaşkanlarının katılımıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi önünde açıklama yapan Temelli’nin konuşmasının tam metni şöyle:

“KRİZLERİN ÇÖZÜMÜ ERTELEMEYECEK KADAR ACİL”

Yerel seçimler sonrasında başlattığımız çalışmalarda halkımız, tüm bileşenlerimiz, kurumlarımız ve örgütlerimizle, sivil toplum kuruluşlarıyla çok sayıda toplantı ve görüşme yaptık. Bu görüşmelerde Türkiye’de derinleşen ekonomik, siyasal ve sosyal krizlerin çözümünün ertelenemeyecek kadar acil olduğunu bir kez daha tespit etmiş bulunuyoruz.

Başta Türkiye olmak üzere tüm Ortadoğu’da oldukça kritik bir eşikten geçmektedir. Son dört yıldır yaşadığımız baskı, otoriterleşme ve adaletsizlik sarmalı ülkeyi geri dönülemez bir noktaya götürmektedir. Önümüzde iki yol bulunmaktadır. Bunlardan birincisi on yıllar boyu sürecek bir kaos ortamı, ikincisi ise demokratik ve onurlu bir barış ile daha güçlü bir toplum seçeneğidir.

“SİYASİ ÇEVRELER VE STK’LAR ORTAK TUTUM ALARAK SORUMLULUK ÜSTLENMELİ”

Türkiye’de kaosa karşı toplumsal barışın inşası için tüm siyasi çevrelerin, sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının, sendikaların, vicdan sahibi tüm bireylerin tutum alarak tarihi bir sorumluluk üstlenmeleri gerekmektedir. Bizler bu süreçte toplumsal barışın gerçekleşmesi için; sorunların konuşarak ve demokratik bir müzakere anlayışı ile çözülebileceğini düşünüyoruz. Bunun için üzerimize düşen tüm sorumluluğu almaya da hazırız.
Toplumsal barış ve adalet temelinde bir siyaseti Türkiye halklarının hizmetine sunmak tüm siyasi aktörlerin öncelikli görevidir. Hiç kuşkusuz savaş başta emekçiler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere tüm toplumun bugününe ve yarınına saldırıdır. Şu çok açık ki, siyasi iktidarın ana gövdesi olan AKP, yaşanmakta olan sorunların kaynağıdır ve bu sorunların çözümünde de birinci dereceden muhataptır. Bu sorunların ortak akılla çözülmesi için siyasi iktidar çatışma, kutuplaştırma ve gerginlik yaratan politikalardan vazgeçmeli, demokrasi ve hukuk dışı uygulamalarına son vermelidir. Siyasi iktidarın çözümsüzlük üreten politikalarına devam etmeleri halinde bütün halklarımızla beraber demokratik direnişimizi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü konularında siyasi ve tarihsel sorumluluğu gereği olarak herkesimin açık tutum belirlemesi gerekir. Başta CHP olmak üzere parlamentoda yer alan ve parlamento dışında olan tüm siyasi partileri toplumsal barış için sorumluluk almaya, savaş politikalarına karşı çıkmaya çağırıyoruz.
Demokratik müzakereyi ilke edinen ve barışı örgütleme mücadelesi veren bizler, ülkenin baskı ve çatışma sarmalından kurtulabilmesi için üzerimize düşen tüm sorumluluğu ve siyasi riskleri göğüsleme konusunda tek bir tereddüt dahi yaşamamaktayız.
Siyasetin özgürce icra edilmesi ve evrensel hukuk normları ile toplumsal barışın sağlanması için açık çağrı yapıyoruz. Savaş politikalarının karşısında olan bu çağrımızın bir parçası olarak yargı reformu, demokratik anayasa ve demokrasi ittifakı konularında kararlı duruşumuzu gösteren strateji metinlerimizi hazırladık.

“SURİYE’YE ASKERİ YIĞINAKTAN VAZGEÇİLMELİ”

Biz, coğrafyamızdaki halkların ve inançların artık barış, demokrasi ve eşitlik temelinde bir arada yaşamasının mümkün olduğuna inanıyoruz. 31 Mart Yerel seçim sonuçları da, Türkiye halklarının ayrıştırıcı, ötekileştirici, kutuplaştırıcı ve barış karşıtı siyasetin bitmesi gerektiğine dair inancı teyit etmiştir. Bu anlamıyla siyasi partiler başta olmak üzere tüm sivil toplum örgütlerini tartışmaya ve çözümler geliştirmeye davet ediyoruz.
Öte yandan Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik gerginliği tırmandıran askeri yığınağın operasyon tehdidinin son bulmasının bölgesel barış için son derece önemli olduğunu hatırlatıyoruz. Bu coğrafyada yapılması gereken tank, top yığınağı ile savaş çağrıları yapmak değil, bölgenin tüm siyasi aktörleri ile müzakere yürümektir. Yapılması gereken, Suriye’nin toprak bütünlüğü içinde yerel demokrasi çerçevesinde eşit, özgür ve demokratik bir rejimin inşasıdır.

“ÖCALAN’IN 7 MADDELİK DEKLARASYONU DİKKATE ALINMALI”

Bu anlamıyla Sayın Öcalan’ın 2 Mayıs’ta yapılan avukat görüşmesinde kamuoyu ile paylaştığı 7 maddelik deklarasyon sorunların çözümü açısından son derece önemlidir. Sorunların çözümü ve bölge barışı için Sayın Öcalan’ın avukatları ve siyasi heyetler ile görüşmeler yapmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Şu çok açık ki, Kuzey ve Doğu Suriye’ye veya Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi topraklarına yıllardır yapılan çeşitli askeri müdahalelerle ve sınır dışı operasyonlarla kazanılmış bir şey yoktur. Ama kayıplar tarifsizdir. Kaybedebilen insanların canıdır, huzurdur ve gelecektir. Bu adımlar bölgesel istikrarsızlığı artırmakta, komşularımız başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi ile sorunlar yaşamamıza neden olmaktadır. İçeride ve dışarıda barışcı değil çatışmacı ve savaşçı politikaların sürdürülmesi, var olan sorunların derinleşmesine ve çözümden daha fazla uzaklaşılmasına sebep olmaktadır.

KÜRT BÖLGESEL YÖNETİMİ’NE ÇAĞRI

Bölgesel ve küresel güçlerin Kürtler arası gerginlikten beslenen politikaları, Kürtlerin büyük bedel ve mücadele ile elde ettiği kazanımlar için büyük bir tehdittir. Son günlerde Maxmur kampına dönük ambargo ve kuşatma ile Türkiye’nin sınır ötesi askeri saldırılarına karşı Kürdistan Bölgesel Yönetimi Parlamentosu tutum almalıdır. Bu tutum Kürtler arası çatışmadan uzak durmanın ve Demokratik Ulusal Birliği inşa etmenin gerekliliğidir. Kürtler için Ulusal Birlik partiler ve kişiler üstü bir yerdedir. Bu nedenle Kürtler arasında gerginliğin son bulması için herkesimin üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi tarihsel bir görevdir.
Bir kez daha barışın kötüsü, savaşın iyisi olmaz diyoruz. Siyasi iktidarı ve muhalefeti çatışma ve savaş politikaları yerine barış politikalarını ortak akılla üretmeye çağırıyoruz.”