Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

İyilik meleğimizdin Yılmaz, nereye gittin?

VEYSİ POLAT Ölüm öyle bir şey ki; bir varsın bir yoksun misali… Bir gece vakti gökyüzüne bakarken aniden kayıveren yıldızlar gibi. Yılmaz Tarancı da aniden kayan yıldızlar gibi oldu bizlere… Üç gündür aklımdan ve gözümün önünden gitmiyor; Bir ay önceki telefondaki sesi hala kulağımda. Oysa henüz 33 yaşındaydı. Kendisi ya da yakını hastalanan her gazetecinin […]

İyilik meleğimizdin Yılmaz, nereye gittin?
  • 30 Kasım 2020 01:53

VEYSİ POLAT

Ölüm öyle bir şey ki; bir varsın bir yoksun misali…

Bir gece vakti gökyüzüne bakarken aniden kayıveren yıldızlar gibi.

Yılmaz Tarancı da aniden kayan yıldızlar gibi oldu bizlere…

Üç gündür aklımdan ve gözümün önünden gitmiyor; Bir ay önceki telefondaki sesi hala kulağımda.

Oysa henüz 33 yaşındaydı.

Kendisi ya da yakını hastalanan her gazetecinin başvurduğu bir isimdi. O nedenle Diyarbakır’da gazetecilik yapan herkes onu tanırdı.

Ben de iki yıl önce tanıdım. Kızımın hastalığı için GGC Başkanımız Veysi İpek’le konuşurken, “Yılmaz’ı arayalım, mutlaka yardımcı olur” demişti. Gerçekten de öyle oldu.

İlk tanıştığımızda “Abi ben seni tanıyorum. Kaderimiz aynı aslında” demişti.

“Nasıl?” dememe kalmadan:

“Senin Hafız dayın, benim de Namık amcam… İkisi de gazeteciydi, ikisi de aynı yıl Diyarbakır’da öldürüldü…”

İkimizin de boğazı düğümlenmişti;

Hiç unutmam!

İlk kez tanımama rağmen sarılmıştım…

İyilik meleğiydi sanki…

Yardımı çok oldu bizlere.

Bu tanışma daha sonra dostluğa döndü.

Pek çok kez görüştük…

En son bir ay önce kendisini aradığımda:

“Abi, korona bana da bulaştı. PCR testi yapmadan ciğer filminde çıktı. Hemen yatırdılar.”

Oysa hal hatırdan sonra kızımın doktorunu da soracaktım.

Ben yutkunurken; o devam ediyordu: “Abi yardımcı olabileceğim bir şey var mı? Roj nasıl?”

O halde bile doktorundan randevu ayarladı…

Sonrasında görüşemedik…

Telefonlara çıkamaz oldu…

Üç gün önce güne “Yılmaz Tarancı öldü” mesajları ile uyandık…

Ben ise bu gece de whatsapp profiline bakıyor ve altına düştüğün şu notu okuyorum:

“Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk, hiçbir yere gitmiyor…”

Mekanın cennet olsun güzel adam…

Seni unutmayacağız!