
MEHMET RUMET SOYLU Hatırladığım ilk yılbaşı 1978’i 1979’a bağlayan geceydi. Diyarbekir’deydi evimiz, İç Ofis’te. O vakit bu kadar büyük değildi şehir tabi ve fakat namı her dem olduğu gibiydi. Vakur ve mazlum bazen, her şeye rağmen şen ve sevecen ve elbette ki mert ve muhalif. Rahmetli babam esnaftı, varlıklıydı(k). O yüzden, çam ağacı ve ışıklandırmalar […]
MEHMET RUMET SOYLU
Hatırladığım ilk yılbaşı 1978’i 1979’a bağlayan geceydi. Diyarbekir’deydi evimiz, İç Ofis’te. O vakit bu kadar büyük değildi şehir tabi ve fakat namı her dem olduğu gibiydi. Vakur ve mazlum bazen, her şeye rağmen şen ve sevecen ve elbette ki mert ve muhalif.
Rahmetli babam esnaftı, varlıklıydı(k). O yüzden, çam ağacı ve ışıklandırmalar ve tabi ki alkol hariç yılbaşı hazırlığına tanık oluyordum sevinçle. Diğer bir tanıklık da, malesef ‘politik’ sorunlardan dolayı sürekli hale gelmiş olan protestolar, (malesef ki) cinayetler, inkarlar, inatlar ve ve ve …
O akşam güzel bir yemek yapılacaktı. Sevgili annem bir yandan; “Heyra Welle Guneye, Heram e. Serê Salame 14ê mehê ye” diyerek kısmi rahatsızlığını dile getirirdi diğer yandan da, sevinelim diye biz çocukları, tabiri caiz ise “Gözünü Kapatarak” devam ederdi hazırlıklara.
Tabi bu “14ê Mehê” mevzusu tartışıla gelen bir durum. Miladi ve Hicri yılbaşılarının yüzyıllardır kıyasıya yarışı gibiydi. Çözüm basitti oysa, her ikisini de kutlayalım. Nitekim bizim evde öyle olurdu.
Ben en çok da “karışık çerezlerin” taksimini yapmayı severdim. Küçük ellerimle leblebileri, çekirdekleri, fındık ve fıstıkları ayırırdım. Hem ayır, hem de gizli saklı ye. Keyfime diyecek yoktu.
Yılbaşı kutlamalarına (kısmen) karşı olan annem, “De ka ku dendikê zebeşa tunebe dibe? Na welle nabe” diyerek, kısmen bizim saflarımıza katılırdı. Apartmanımızda Hristiyan bir aile vardı. Mari adında bir kızları ve Samuel adında erkek çocukları vardı ve biz çok iyi arkadaştık. Annem ile anneleri arasında (ismini hatırlayamadım) çok iyi komşuluk ilişkileri vardı. Birbirlerinin özel ve kutsal günlerine saygı duyar ve o günlerin özelliklerine göre hareket ederlerdi. Ramazan ayında, gündüz asla onların bir şey yiyip içtiklerine tanık olmadık. Annem de her özel gün ve bayramlarında onlara hediyeler alır ve takdim ederdi. Annemin hazırladığı ve içinde değişik hediyelerin olduğu poşeti ben götürüp teslim ederdim. Anneleri de bize kek ve tadı hala damağımda olan ekmekten verirdi.
Tek kanallı televizyondaki konser tek ‘eğlencemiz’ sayılırdı. Ama rahmetli babamın gözü gibi baktığı, akşam ajanslarını kaçırmamaya özen gösterdiği, bazen hışırtılı olsa da Erivan Radyosu’ndan Kürtçe şarkılar dinleyip dinlettiği radyosundaki bir kaç dakikalık Kürtçe şarkı zamanı, bizi başka diyarlara götürürdü. Yalanım yok, o vakitler yaşım gereği çok da vakıf değildim mevzuya ama babamın sevdiği şeyler ilgimizi çekerdi ve o da bize anlatırdı Kürtleri, Kürtçeyi ve ve ve…
Kar yağmazsa eksik olurdu yılbaşı gecesi ve sanki tabiat ana bunu bilirdi ki, hiç kar havası olmasaydı da yılbaşı gecesi yağıverirdi aniden ve biz sevinçten deliye dönerdik. Keyifle, mutluluk ve afiyet dikeleriyle yeni yıla girerdik. Ve o yıl boyunca sürekli, biz çocuklar arasında, “Yılbaşı gecesi biz şöyle yaptık, şunu yedik” gibi adı konmamış bir yarış olurdu.
Yıllar sonra, bu yıl evimi Diyarbekir’e çocukluğumun geçtiği Ofis semtine taşıdım. O apartman hala yerinde duruyor ama maalesef ki bir iki sokak aşağıda ev bulabildim. Tabi Diyarbekir değişmiş, büyümüş, gelişmiş. E biz de öyle. Hatta “Biz büyüdük ve kirlendi dünya” lafı burada da vücut bulmuş.
Yeni yıla sayılı saatler kala, bu defa “Şunlar- Şunlar Hariç” demeden hazırlık yaptım. Tabi aile, evlilikler nedeniyle birbirinden uzak. Ama olsundu, ben yine apartmandaki komşularım ve yakın olan iki kız kardeşim için ufak-tefek hediyeler aldım. Yılbaşı gecesinden önce takdim edeceğim. Bu defa gizli saklı değil, bolca Kürtçe müzik dinleyecek ve yeni yıl için dua ve umutlar biriktireceğim.
Diyarbekir’den bildiriyorum, ömür geçiyor hem de hızla. Keşkeler anlamını yitiriyor hem de acımasızca. Geleceğe dair hayaller küçülüyor hem de hunharca. AN’ı yaşamalı biraz. An’ı sevmeli. Yarına Allah kerim deyi.
Sevgili Halkım, “Sevgi ve barış tüm hata ve hastalıkların ilacıdır” der bilgenin biri. doğru.
Sevgi ve barışın bizimle olması dileğiyle öperim hepinizi tek tek.
Mutlu Yıllar
Bi hêvîya salekî xweş û geş…
Hitpig! 2025 X264 To𝚛rent19 Mart 202523:12 Six The Musical Live! 2025 Magnet Search19 Mart 202519:13 Perro Y Gata 2025 To𝚛rent Search19 Mart 202515:14 Hani Belediyesi’nden sınava hazırlanan öğrencilere önemli destek19 Mart 202515:01 Emilia Pérez 2025 HDRip Dow𝚗load To𝚛rent19 Mart 202511:14