Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Fakir olmak, İhsan olmak…

Veysi Polat Mezopotamya’nın en önemli iki nehrinden biri olan Dicle Nehri’nin kenarındayız. Kurumaya yüz tutmuş, 10 Gözlü Köprü’nün 10 gözü de dibe kadar çıplak kalmış. Ölü balıklar su yüzüne vurmuş, can çekişenler çamur içerisinde debeleniyor. Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç ile Dicle’nin yakarışını konuşurken Allah’ın bereketi çiseliyor. […]

Fakir olmak, İhsan olmak…
  • 30 Ekim 2021 14:03

Veysi Polat

Mezopotamya’nın en önemli iki nehrinden biri olan Dicle Nehri’nin kenarındayız.

Kurumaya yüz tutmuş, 10 Gözlü Köprü’nün 10 gözü de dibe kadar çıplak kalmış.

Ölü balıklar su yüzüne vurmuş, can çekişenler çamur içerisinde debeleniyor.

Dicle Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kılıç ile Dicle’nin yakarışını konuşurken Allah’ın bereketi çiseliyor.

Yağmur yağıyor, ölmemek için debelenen balığın çamurda açtığı çukur doluyor…

Uzaklaşıyor, suyun dibinde kayboluyor.

Küresel ısınmanın en vahimini yaşadı Diyarbakır.

Tarım arazilerindeki verim yüzde 60 azaldı.

Fırat ve Dicle nehirlerinin Basra Körfezi’nden denize dökülmeden önce birleştikleri Irak’taki Şattülarab’ın ana kaynağı kurudu.

Bu nehirdeki mikroorganizmaların türü yarı yarıya azaldı.

Temennim, iki gündür yağan yağmur, karla birleşip derman olsun doğaya.

Sonbahar kendini iyiden iyiye hissettiriyor.

Yazlıklar yavaş yavaş raflara kaldırılmaya başlandı.

Kış mevsimine ramak kaldı.

Beyaz, ak…

Güzeldir.

Ancak her şey göründüğü gibi de değildir.

Zengine kar romantik yağar derler.

Fakire ise kar taneleri karadır.

Kara kıştır.

Odun ve kömür derdi başlar.

Oturuduğum semt böyle bir yer.

Her yerden takur tukur sesler geliyor.

Semt pazarlarının ardından kalan kasalar birer birer kırılıp depolara alınıyor.

Kartonlar, sobada yakılabilecek her türlü atıklar ısınma için kaldırılıyor.

Çöp bidonları artık yaz mevsimindeki gibi dolup taşmıyor.

Belli ki çok çetin geçecek mevsim için yoksullar eldeki imkanlarla ciddi hazırlık yapıyor.

Zenginin ön atıştırması olan çorba bu mevsimde daha bir güzel oluyor.

Bağlar’ın mutfağından ana menü olarak hep bu koku geliyor.

Kimin umurunda…

Allah’ın hazinesi geniş.

Adamın biri çok zengin bir o kadar da cömertmiş.

Ona bir gün sorarlar:

“Senden daha cömertini gördün mü?”

“Evet, gördüm bir çobandı” der.

“Nasıl?”

“Fırtınalı bir günde kendisine misafir oldum.

Bir koyun kesti, böbreğini yerken sevdiğimi belli ettim.

Merak etme 8 tane daha var dedi ve onları da kesip önüme getirdi.

Karşılıksız kalmadım.

Ertesi gün de ona 300 koyun hediye ettim.”

“E siz 300 koyun vermişsiniz siz niye daha cömert değilmişsiniz?”

“Ben on binlerce koyunumdan 300’ünü verdim.

O 8 koyununun tamamını verdi.”

Karşılıksız verene İhsan sahibi denir.

İsar ise muhtaç olduğu halde verme hali…

Yani açken ekmeğini vermektir.

Aklıma Fevri’nin

“Gedayız Şaha Baş Eğmez Dil-i Agahımız Vardır,

Fakir İsek Ne Gam Beyler Gani Allahı’mız vardır” sözleri geliyor.

İmtihanın şekli de sonuçları da farklı.

Adam var fakirlik sebebiyle dayanamayıp isyana düşebilir.

Adam var zenginlik sebebiyle azıp isyana düşebilir.

Allah her ikisini de kimseye göstermesin!

Allah’tan hayırlısını istemek lazım ve gelene sabretmek lazım.

Sultanın sofrası onun olsun, fakirin gözü onda olmaz.

Ona fakirhanesindeki kuru ekmek Sultan’ın sofrasından daha lezzetli olur.

Neden?

Minnet yok.

Fakirin ekmeği tatlı olur.

İmam Gazali söyler;

“Varlıkla imtihan darlıkla imtihandan zordur.”

Başarılısın, para var, sözün var, muktedirsin ve doğru yolda kalacaksın.

Hakikaten çok zordur.

Mütevazi olanı Allah yüceltir.

Para dediğin şey silah gibidir.

Mazluma da çevrilir zalime de.

Çok parası olan zalim var,

Çok kuvvetli orduları olan zalimler var:

Allah öyle etmesin bizi.

Bizim için tehlike düşmanına benzemektir.

Adam zalim diye sen de zulümle cevap verirsen asıl orada kaybedersin.

Bu bir yarış değil duruş…

Yeter ki yumuşak kalp, sert basan ayak olsun bu dünyada…

Saygılarımla