Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

Diyarbakır’da kenger yarışması kadar gündem olmayan canlar… VEYSİ POLAT’IN YAZISI

Hayat o kadar ilginç bir hal aldı ki kelimeler kifayetsiz kalıyor artık.  Üç gün önce kaleme aldığım ancak yayımlanmayan bir köşe yazımı olduğu gibi Abori’de paylaşacaktım ancak yazının içeriği, sabahın ilk telefonunda tokat gibi yüzüme çarpıp durdu. Telefonun ucundaki ses, “Xalo Cesim’in oğlu intihar etmiş…” Donup kalıyorum önce… Sonra toparlanıp, yeğen İbrahim Özmal’ın cenazesi için […]

Diyarbakır’da kenger yarışması kadar gündem olmayan canlar… VEYSİ POLAT’IN YAZISI
  • 16 Nisan 2021 00:25

Hayat o kadar ilginç bir hal aldı ki kelimeler kifayetsiz kalıyor artık. 

Üç gün önce kaleme aldığım ancak yayımlanmayan bir köşe yazımı olduğu gibi Abori’de paylaşacaktım ancak yazının içeriği, sabahın ilk telefonunda tokat gibi yüzüme çarpıp durdu.

Telefonun ucundaki ses, “Xalo Cesim’in oğlu intihar etmiş…”

Donup kalıyorum önce…

Sonra toparlanıp, yeğen İbrahim Özmal’ın cenazesi için morga, ardından Yeniköy Mezarlığı’na varıyorum…

Otopsiden defin sürecine kadar ki süreçte en son 10 yıl önce Ofis Semti’ndeki tezgahında kaçak sigara satarken gördüğüm İbrahim’i anımsıyorum hep.

Ardından en son çektiği fotoğrafa bakıp duruyorum; Büyümüş, kocaman adam olmuş.

Tezgahtan kurtulmuş, Batıkent Göz Hastanesi’nde temizlik işçisi olarak işe başlamış.

İbrahim, önceki akşam orucunu açtıktan sonra eve gelmemiş.

Sabahın ilk çığlık sesiyle bahçeye koşan babası Cesim, intihar eden oğlunu ağaca asılı halde bulmuş.

Ayaklarını havaya kaldırarak kucaklamış yavrusunun bedenini.

Hiçbir babanın karşılaşmak istemediği manzarayla karşılaşmış Cesim dayı.

İbrahim öldü…

Önceki gün de Silvan’da Ronayi Çerkezoğlu’nun (17) intiharını kaleme almıştım…

Bir yandan intihar eden gençler, diğer yanda gündem değeri olmayan konuların ana haber bültenlerinde yer edinmesi…

Yazıma başlarken değinmiştim ya tam da bu konuya ironi yapacakken yeğen İbrahim’in ölüm haberi geldi…

Acı da olsa meslek gereği İbrahim’in haberine de yer verdik Abori’de…

Google taramasından da anlaşılacağı üzere İbrahim Özmal’ın ölüm haberi ne Diyarbakır’daki yerel basında, ne de ulusal yayınlarda tek satır dahi yer almadı…

Tam da burada üç gün önce kaleme aldığım, ancak yayımlanmayan köşe yazımı olduğu gibi paylaşıyorum;

“Diyarbakır’ın gündemi o kadar güzel saptırılır bir hal aldı ki akıl sır erdilir gibi değil.

Bir tarafta kentin can alıcı sorunları diğer tarafta çizilen pembe tablolar…

Diyarbakırlı Ramazan Ünal, 33 yaşındaydı.

4 yıl önce İstanbul’a çalışmaya gitmiş, geçen yıl pandemi nedeniyle işsiz kalınca da memlekete dönmüştü.
İstanbul umudu kısa süren Ramazan, borçlular kapıya dayanınca bunalıma girdi.

Birlikte yaşadığı annesinin gözleri önünde canına kıymak istemedi.

Anne bakkala gidince boynuna geçirdiği ilmekle “gelecekten bir beklentim yok” diyerek, yaşamına son verdi.

Haber sitelerinde kısa da olsa yer edinen Ramazan’ın acı dolu hikayesini kimse merak etmedi.

Oysa aynı basın Diyarbakır’da “kenger yemek yarışması”nı ana haber bültenlerine taşıdı.

Peki neden;

İki sebebi var…

Birincisi kimi yerel basın ve mantar gibi çoğalan internet haber sitelerinin ana akım medyaya benzemesi.

Diğeri de merkezi ve yerel yöneticiler ile Sivil Toplum Kuruluşları’nın haber değeri olmayacak konuları gündemleştirmesi.

Peki haber değeri olmayan konular nasıl oluyor da yerel basında yer buluyor.

Öncelikle yoksul kent gibi yerel basın da ayakta kalmak için direniyor.

Basın İlan Kurumu dışında; hatır için reklam verenler ve özel günlerde gelecek küçük ilanların dışında gelirleri yok.

Hal böyle olunca iş tamamen haber ve haber kaynağı arasındaki diyalog, bir anda “kafa kol” ilişkisine ve menfaate dönüşüyor.

Kimi zaman leyhte veya aleyhte sipariş haberler yapılıyor.

Kurumlar ve hatta özel işletmelerle yapılan “Abonelik Sözleşmesi” ile aleyhte haber yapamayacak duruma geliyor.

Oysa Diyarbakır’da donanımlı, hatırı sayılır, kalemi güçlü çok da iyi gazeteciler var.

Yazık yitirilen canlara, yazık ele ayağa düşürülen medyaya…

Saygılarımla”