Haber VEYSİ POLAT Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre “TRC2 Bölgesi”nde yer alan Diyarbakır, ortalama kişi başına gelirde fakir kentler arasında bulunuyor. 300 milyon dolar olarak hedeflenen 2018 yılı ihracatını 210 milyon 969 bin dolarla kapatan kent, bir süredir ekonomik durağan dönemini yaşıyor. Birçok sektör küçülmeye gitmiş durumda. “Batıya sermaye göçü yaşanıyor” Diyarbakır Serbest Muhasebeciler […]
Haber VEYSİ POLAT
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre “TRC2 Bölgesi”nde yer alan Diyarbakır, ortalama kişi başına gelirde fakir kentler arasında bulunuyor. 300 milyon dolar olarak hedeflenen 2018 yılı ihracatını 210 milyon 969 bin dolarla kapatan kent, bir süredir ekonomik durağan dönemini yaşıyor. Birçok sektör küçülmeye gitmiş durumda.
“Batıya sermaye göçü yaşanıyor”
Diyarbakır Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Mustafa Vural, yaşanan bu ekonomik durağan süreçte bankaların da rolüne dikkat çekerek, kentteki işletmelerin finansa erişim konusunda ciddi sıkıntılar yaşadığını söyledi. Bankaların batıdaki işletmelere pozitif bir yaklaşım gösterirken bölgedeki işletmelere aynı duyarlılığı göstermediğini ifade eden Mustafa Vural,
“Son zamanlarda yaşanmakta olan ekonomik dalgalanmalar nedeniyle işletmeler uygun koşullarda finansman sağlama yerine astronomik faiz oranları, alınan kredilere mukabil bankalara teminat olarak verilen gayrimenkullerin değerlerinin yarısı gibi trajik komik ekspertiz hesaplamalarına bölgesel güvenlik nedenleri de eklenince, kredi imkan ve olanaklarının kısıtlanması işletmeleri tıkanma noktasına getirmiştir. Bu süreci bir şekilde aşanlar ise ağır faiz yükü altında her gün biraz daha küçülmektedirler. Biraz daha somut ve çarpıcı verileri paylaşacak olursam; 2018 yılı 3. çeyreğinde Türkiye geneli kullanılan toplam nakdi kredilerde % 9,5 artmış iken Diyarbakır ölçeğinde bu oranın % 0,9 azalması, aslında finans kuruluşlarının riski sevmeyen yapılar olmasından kaynaklı bölgesel tercih yaptıklarını net bir şekilde ile ortaya koymaktadır.
Bu nedenle; imkan bulan işletmeler daha uygun koşularda finansmana erişmek için şirket merkezlerini; Ankara, İzmir, İstanbul gibi kentlere taşımaktadırlar. Bu kentler de finans kuruluşları aynı gayrimenkulleri daha reel değerlendirilmekte, aynı mali veriler ile daha uygun koşullarda daha yüksek kredi olanaklarına sahip olurlar iken yeni yatırımlarını bu illerde yapmakta ve zamanla doğudaki yatırımlarını da batıya taşımaktadırlar” dedi.
Kentteki STK’lara duyarlılık çağrısı
Yaşanan sermaye göçünün önüne geçilmesi içim kentteki STK’lara ve ekonomi dinamiklerine çağrı yapan Vural, şöyle devam etti: “Böylesi bir sermaye göçünün yaşandığı bir evrede bölgenin kalkınmasını bir taraf bırakın her gün biraz daha kan kaybeden bir merhaleye doğru yürümekteyiz. Salt bu açıdan bakıldığında bölgemiz ciddi bir sermaye göçüne zorlanmaktadır. Zira yine aynı kentler ile ilgili bir analiz yapılacak olursa, bu kentlerde yatırımların ve yatırımcıların büyük bir bölümünün doğulu iş insanlarında oluştuğu gerçeğini de kimse göz ardı edemez. Bu tablolar karşısında hızla artan işsizlik oranları, sanayisi küçülen ve kahvehaneleri artan bir kentte doğru yol almaktayız. Göçlerin hazin sonu olan sahipsiz bir kent dememek için kolları sıvamak zorundayız…”
Diyarbakır’da çocuklar ve kadınlar savunma eğitimine başladı14 Ekim 202422:59 Diyarbakır firması İtalya’da görücüye çıkıyor14 Ekim 202422:11 Diyarbakır’ın önemli firması Almanya’da11 Ekim 202421:51 Diyarbakır TSO ve Cizre TSO’nun ortak kardeşliği11 Ekim 202421:39 Diyarbakır’da 8 yataklı acil yoğun bakım ünitesi hizmet vermeye başladı7 Ekim 202413:30