(Diyarbakır Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı) Yaşanmakta olan ekonomik dalgalanmalar, uluslararası ekonomik buhranlar, finansal kriz gibi aşırı hareketlilik evreleri veya durağanlık dönemleri global dünyanın her açısını aynı oranda etkilememektedir.(vurmamaktadır) Yani İstanbul’da ayrı etki yaratırken bunun Hakkari’deki yansıması başka olabilmektedir. Diyarbakır’daki boyutu ile baktığımızda ateşin yaktığı yeri daha net gözlemleme şansı elde edersiniz. […]
(Diyarbakır Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı)
Yaşanmakta olan ekonomik dalgalanmalar, uluslararası ekonomik buhranlar, finansal kriz gibi aşırı hareketlilik evreleri veya durağanlık dönemleri global dünyanın her açısını aynı oranda etkilememektedir.(vurmamaktadır)
Yani İstanbul’da ayrı etki yaratırken bunun Hakkari’deki yansıması başka olabilmektedir.
Diyarbakır’daki boyutu ile baktığımızda ateşin yaktığı yeri daha net gözlemleme şansı elde edersiniz. Çünkü yaşadığınız yer, ocağınızdır yangın yeri olan. içtiğimiz suyu, tükettiğimiz gıdayı hatta aldığınız nefesi ne kadar etkilediğini derinlemesine yaşarsınız.
Yıllardır izlenen politikaların santim santim sizi nerelere götürdüğü dışa bağımlı hale gelen ülke ekonomisi, kendi ayaklarınızın üstünde duramayışınızdan kaynaklıdır bu ülkeyi bu günlere getiren.
Bu nedenledir ki koltuk değnekleri ile ayakta durmaya çalışan memleketin her bir yeri ayrı bir tiyatroya sahne olmakta, deprem şiddetini her bucakta ayrı göstermektedir.
Hele hele yaşadığınız topraklar bolluk bereket ile tarihte iz bırakırken, varlık içinde yokluğa mahkum edilip mahrumiyetlerin doruğuna varmış, yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik krizlerde ülkenin odak noktası özeliğini hiç kaybetmemiş ise bir başka olmaktadır.
Evet yine bu kentte ekonomik kriz tek başına yeterli değil demiş ve yeni badirelere yelken açarak siyasal krizleri de tuz biber etmişiz.
Siyasal krizi bir kenara bırakıp, bir noktaya odaklanacak olursak yani ekonomiye daha doğrusu finansal krizi derinlikleri ile yaşamış ve yaşamaya devam eden, finansa erişimde türlü engellere maruz bırakılan bir kentin hikayesinden devam edecek olursak;
Bugün etkilerinin ciddiyetini koruyarak devam ettiği, derinliğinin halen ölçülemediği yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz bu kentte başka rüzgarlar estirmektedir.
Dövize endeksli hammadde temini ile iki kat artmış maliyetler, son 1.5 yılda % 80 oranında zamlanmış enerji kaynakları, gümrük kapılarına uzaklık kaynaklı nakliye fark giderleri, yaşam standartlarının yükseltilmesi yönelik olarak belirlenen asgari ücret politikaları işletmelere öngörülemez maliyetler yüklemektedir.
Bugün kendi enerjisini üretebilen bir ülke olarak övündüğümüz enerji kaynaklarını peşkeş çektirdiğimiz taşeronların tasarrufuna bırakmış durumdayız. Sanayiciye, üreticiye, çiftçiye enerji kaynaklarının kullanımı noktasında pekala tedbirler alabilecek imkanlara sahip bir durumdayız. En azından ekonomi rayına oturana kadar enerji desteği ile işletmelerin ayakta kalması sağlanabilir.
Bakınız EPDK verileri ile; Türkiye elektrik enerjisi tüketimi 2018 yılında bir önceki yıla göre %2,2 artarak 303,3 milyar kWh, elektrik üretimi ise bir önceki yıla göre %2,2 oranında artarak 303,9 milyar kWh olarak gerçekleşmiştir.
(https://www.enerji.gov.tr/tr-TR/Sayfalar/Elektrik)
Bu tablo yeterli enerji kaynaklarına sahip olduğumuzu ve vatandaşın istifadesine sunmadığımızın göstergesidir.
Bir tarım ülkesi, bir tarım bölgesi, bir tarım kenti olan Diyarbakır; ithal gübre, ithal tohum, ithal ilaç, ithal tarım araçları ve ne acıdır ki yerli elektriğin bütün maliyetlerin toplamından daha fazla olduğu bir yerde tarımı bitirme noktasına getirmiştir.
Kısadan hisse ile 2018 yıllında pamuk 4,2 TL ile satılırken – 2019 yılında maliyetler
Gübre % 30-35 arası
İlaç % 90-110 arası
Tohum % 30-40 arası
Elektrik % 80-82 arası artmış iken
Pamuk satış fiyatı 3,00-3,2 TL arasındadır. Bu çiftçi hangi ekonomik dengeler ayakta tutabilir.
Nereden bakarsanız, nereden tutarsanız ellinizde kalıyor. Bu yazmaya çalıştıklarım Amerika’nın yeniden keşfi değildir elbette, bunu bilen bunu yazan onlarca insan var, ama kimselerin sesi duyulmuyor.
Bu gidişat tarımı bitmiş, sanayisi tükenmiş, işsizlik verilerinin yüksek devirde seyrettiğinin açık işaretleridir.
Yaşanan krizin etkilerini sorgulamak, soğutmak, krize karşı alınabilecek önlemler ve gerçekleştirilebilecek hamleler ile mümkündür. Bu imkanların kullanılmaması halinde, su almaya başlayan bir geminin batışı da kaçınılmazdır.
Enerji desteği üreticiye çiftçiye sanayiciye can suyu olabilir. Ekonomi düzelebilir, işçi biriken maaşını alabilir, inşaat sektörü canlanabilir beraberinde yüzlerce sektörü harekete geçirebilir, sosyal yaşam normale dönebilir.
Bütün bu bilirler birilerinin elinde, elinizden geleni yapınız lütfen.
Diyarbakır’ın dünyaya açılan firması ABD’de görücüye çıkıyor28 Ekim 202411:03 Gazetecilerin abisi, Diyarbakır’ın birleştirici gücüydü…20 Ekim 202401:47 Diyarbakır’da arsa spekülatörleri devrede15 Ekim 202421:10 Filistin heyetinden Diyarbakır OSB’ye ziyaret15 Ekim 202411:29 Diyarbakır’da çocuklar ve kadınlar savunma eğitimine başladı14 Ekim 202422:59